Üzerinde kitap yazılsa bitmeyecek bir başka
konudur bu denge meselesi, iş hayatımız ile özel hayatımızın dengesini
kurabilmek hele. Öylesine iç içe girerki bu iki hayat bazan; içinden çıkılmaz
hale gelir. Eşler kavga eder, Özel günler kaçırılır, Tatiller ertelenir... ve
daha neler.
Tüm bu saydıklarım iş hayatımızın özel
hayatımıza tasallutu durumunda yaşanan ve bir çoğumuzca bilindik şeylerdir. Ve
bu mesele genellikle de hep bu yönüyle anlaşılır, irdelenir ve tartışılır.
Oysa bir de diğer taraftan düşünmek ve
irdelemek gerek. Özel hayatımız iş hayatımızı hiç etkilemiyor mu acaba? Veya
daha gerçekçi soracak olursak eğer; ne kadar etkiliyor? Konuyu biraz daha can
alıcı bir soru ile netleştirerek daha da açmak istiyorum; Özel hayatımızın iş
hayatımıza olan olumsuz etkilerini kabul edip, kendimizi işimize veya
partonumuza karşı suçlu hissettiğimiz zamanlar oluyor mu acaba?
Mesele aslında hassas. Bazıları bunu kendine
bile itiraf edemeyebilir. Ancak kabul etmeliyiz ki; hepimizin böylesi durumları
olmuştur ve olacaktır da. Peki ne yapmalı? Birbiriyle derinden ilintili bu iki
dünya arasında "ne şişi ne de kebabı yakmadan" makul bir dengeyi
nasıl oluşturmalı?
İsterseniz önce kitabi yaklaşımları biraz
irdeleyip devamında yaşamsal gerçekliklerle ayakları yere basan çözümlere nasıl
ulaşabileceğimize bakalım. Kitap derki; profesyonel bir yaklaşımla işinizdeki
sorunlarınızı özel hayatınıza, özel hayatınızdaki sorunları ise iş hayatınıza
yansıtmamalısınız. Kimimiz bunu başardığını dahi söyleyebilir. Ancak o anki
duygularımız ve ruhsal platformumuz gereği birçoğumuz için imkan dahilinde bir
aksiyon değildir bu genellikle. Çünkü kitaplar ve içerisindeki kurallar
özellikle duygusal bazlı dış etmenleri yok saymışlardır her daim. Tıpkı yangın
talimatnamesindeki klişe kurallar sinsilesinin tek tek ve sırayla yapılması
gerektiği ve bu işlemlerin sonucunda da yangının sönmesi gerektiğinin yazması
gibidir yani. Paniğe kapılmış olmayı göz ardı eden bir yaklaşımdır bu tabiki.
Kitapta yazan gerçek hayatla uyuşmuyor ise peki, gerçek hayatta neler yapmalı?
Bence açık yüreklilik ile durumunuzu
açıklamak ilk yapmanız gereken şey olmalıdır. Böylesi bir yaklaşım işvereninize
veya yöneticinize, bu özel durumunuz dolayısıyla oluşabilecek ihmallerinizden
kaynaklanması muhtemel aksamaların önüne geçmeye imkan yaratır. Yöneticinizin
açısından bakıldığında proaktif yönetim biçiminin önünü açmış olursunuz yani.
Eğer daha yetkin bir pozisyonda iseniz görevlerinizi çalışma arkadaşlarınıza
delege ederek bu zor zamanı atlatmanız kabil olabilir. Çalışma arkadaşlarınız
veya yardımcılarınız işinizi sizin kadar kaliteli seviyede yapamayacak
olabilirler, ancak sizin o anki ruh haliniz ile yaratacağınız hasar ve sorundan
çok daha iyi bir sonuç çıkacağı kesindir.
Unutmayın! iş hayatı çok acımasızdır. Çoğu
kez yapılan hatanın telafisi de mümkün değildir. Eşiniz ile işyerinden geç
geldiğiniz için yaptığınız tartışmayı ertesi gün bir çiçek ve bir özür ile
tamir edebilirsiniz. Ancak özel hayatınızdaki sorunlar nedeniyle kafanızın o
karmaşık hali içerisinde lâyıkı ile tamamlayamadığınız iş, servis, rapor her ne
ise, muhatap müşterinize zaman ve para kaybettirecektir. Bunun sizin tarafınızdaki
sonucu da çok büyük ihtimal ile para ve müşteri kaybetmeniz biçiminde
olacaktır.
Bu noktada en onemli gerçek ise “Kaybedilen müşterinin ve kazancın bir demet çiçek ile asla geri gelmeyeceği” gerçeğidir.
Timuçin Gökdemir
15 Mat 2011
15 Mat 2011
Toronto, Kanada
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder