8 Haziran 2010 Salı

Kendi isinizin basina gecmek

Özellikle ağırdan alınan iş temposu veya keyifli geçirilen tatiller sonrasında çoğunuz için Kravat / ceket ikilisi ile yoğun iş temposuna dönmek acı verici olabilir. Hatta bazılarımız 9 - 5 tek düzesinden çıkmak (yoksa 8-18 mi demeliydim? ) için can atıyor, "Ah! Keşke kendi işimin başında olsaydım" diye iç geçiriyor olabilirsiniz.

Ben de aynı duygular içerisinde neler yaptım bir bilseniz.... Yaklaşık 15 yıl öncesiydi sanırım, bana göre mükemmel olan işimden ayrılmaya karar verdim. İşimin mükemmelliğine katkısı dolayısıyla kendisini her zaman takdir ile anacağım patronumun beni orada tutabilmek için yapabileceği hiç bir şey kalmamıştı ne yazıkki. Çok net bir karar vermiştim, arkama bakma ihtiyacı bile hissetmemiştim.

Yanlış anlamayın sakın! Hayallerinizin peşi sıra gitmenin ille de zararı olacağını söylemiyorum. Ancak "kendi işinizin başına geçmek" her zaman çok keyifli olmadığı gibi, herkes için de doğru bir karar olmayabilir.

İşte bu noktada; yani gitmek ile yerinizde kalmak konusunda kendinizden emin değilseniz bu yazımda belirttiğim 4 soruya vereceğiniz düşünülmüş cevaplar sizi daha doğru bir karar verme noktasına getirebilir.

1. Kendi işinizi kurma konusunda gerçekten arzulu musunuz? Yoksa bir şeyler sizi böyle düşünmeye mi zorluyor?

. Size zorlu saatler yaşatan patronunuzdan veya amirinizden mi kaçmak istiyorsunuz?

. Her gün trafikte gecirdiginiz saatlerden içinize bıkkınlık mı geldi?

. Birlikte çalıştığınız iş arkadaşlarınızdan mı sıkıldınız?

. Yoksa sadece yapmakta olduğunuz mevcut işiniz mi size tekdüze ve bunaltıcı gelmeye başladı?

Kendi işinizi kurmak bazı koşullarda sizin için bir kurtuluş yolu gibi görünebilir. Ancak sonrasında nelerle başbaşa kalacağınızı, hangi zorluklar ile mücadele etmek durumunda olacağınızı iyi hesap etmelisiniz. Bu nedenle gerçekten neyi istediğinizi kendinize şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklayabilmelisiniz.

Belki de daha ideal bir iş, daha eğlenceli bir işyeri, daha huzur verici bir iş ortamı, hatta işyerinize daha yakın bir eve taşınmanız kendi işinizin başına geçmekten daha büyük katkı sağlayacaktır kariyerinize.

2. Kendi işinizin başına geçmek iş ve özel hayatınız arasındaki dengeyi kurmak konusunda sihirli bir değnek gibi mi görünüyor?

Arkadaşlarım kendi işimin başında oluşumun bana kazandırdığı özgürlükler hakkında yorum yaparken ben biraz da espiri ile karışık "Evet, artık sabahın saat 3'üne kadar calışabilme özgürlüğüne sahibim" diye cevap veriyordum. Espiri ile karışık diyorum, çünkü calışma saatlerimi tayin edebiliyor olmak bana tarifi mümkün olmayan güzellikler ve avantajları beraberinde getirmişti.

Örneğin oğlumun sosyal aktivitelerine katılabilmek, markette, kasada uzun kuyrukların olmadığı zamanlarda alışverişimi yapabilmek, gün içerisinde dilediğim arkadaşım ile bir kahve buluşması gerçekleştirebilmek tadına doyulmayacak özgürlüklerdi.

Ancak bu esnekliğin bedeli olarak bazı geceler geç saatlere kadar çalışıyor olmak hangi noktaya kadar aynı verimi sağlar ki ?

Tüm bunlara ek olarak kendi işinizin sahibi olarak hasta oldugunuzda veya senede iki hafta tatile çıktığınızda maaş almadığınızı bilmek de önemli bir detay oluşturabilir kafanızda.

3. İşinize, yani giriştiğiniz işe kendinizi ne kadar ait hissediyorsunuz? Böyle bir şeye ihtiyacınız var mı? Bu duyguyu nasıl tatmin edeceksiniz?

Tanıdığım bir çok insanın işlerinden; sırf kendilerini o işe ait hissetmedikleri, o işin ruhlarına hitap etmediğini düşündükleri için uzaklaştıklarını tespit ettim.

İçinde yer aldığınız organizasyonun bir parçası olmalısınız. Kendini o işin bir parçası gibi hissetmeyen girişimcinin içinde asla doldurulamayacak boşluklar oluşur. Bu boşluklar ise başlı başına bir başarısızlık vesilesi olabilirler çoğu zaman.

Oysa başkaları bu olumsuz hissedişi sağlam iş ilişkileri kurarak aşabilmişlerdir. Bu noktada işinizi geliştirmek için yapacağınız klasik anlamdaki kartvizit alışverişinden bahsetmiyorum. Sektörel birliktelik oluşumları veya aynı alanda çalışan kurum ve kişilerin oluşturdukları gurup veya dernekler size nereye, ne kadar ait olduğunuz konusunda hiç azımsanmayacak tüyolar sağlayacaktır.

Üniversite yıllarımdan miras fotoğrafçılık hobimi yeniden canlandırmış iken, beni bu güzel hobimden kopma noktasına geldiğimde yeniden geriye döndüren şey yasadığım sehirde kurulmuş fotoğrafçılık kulübüne olan üyeliğimdir.

4. "Bir işin düzgün yapılmasını istiyorsan kendin yap" yanlışından kurtulabilecek misiniz ?

Sizi bilemem, ancak benim duvarımda Uzman Muhasebeci, Uzman Grafiker, Telefon Sistemleri Uzmanlık sertifikaları asılı değil. Yani her konuda "uzman" değilim, olamam da!

O vakit yardım alın. Başarınızın devamını sağlamak için en akılcı yol uzman olduğunuz noktalara tüm yoğunluğunuzu verirken yardıma ihtiyaç duyabileceğiniz konularla ilgili işin ehli olanlardan yardım almaktan geçer.

Hatta işi biraz daha öteye götüreyim. Bence başarının sırrı her işi sahibinin yapmasına olanak vermektir. Ekibiniz içinde sizin arzuladığınız yeterlikte olmayan birinin işini bizzat yüklenmeniz kendi verimliliğinizi düşüreceği gibi üstelik o kişinin gelişimine de bir şey kazandırmamış olacaktır. Girişimcilik ekip calışmasında uzmanlık gerektirir.

Girişimci ruha sahip olan herkese tavsiyem ürün ve hizmetlerinizi karşı ürün ve hizmetlere teklif etmekten sakınmayınız. Bu sayede hem ileriye yönelik akılcı bir yatırım yapmış, hem de ihtiyacınız olan servis ve hizmetlere uzman bir elden ulaşmış olacaksınız.


16.01.2010 - Dunya Gazetesi
Timuçin GÖKDEMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder