11 Aralık 2008 Perşembe

 
Kucuk oglumun minik ayaklari.... Kimbilir ne yollar tepecek, hangi cakilli tasli yollarda aciyacak bu ayaklar....
Posted by Picasa

31 Ekim 2008 Cuma

Gocmenlik Dedikleri....
Yaklasik 6 yil oldu Kanada'da yasayali, Ozellikle Facebook'un eski dostlari birbirine kavusturmasinin ardindan, Eski arkadaslarimin bir cogu buradaki hayat ile ilgili sorular soruyor, Acaba?? diyorlar.

Asagida bir cirpida aklima gelenleri yazdim. Umarim Citin arkasindaki cimlerin ne kadar yesil oldugunu merak eden arkadaslarimi bir tutam aydinlatmis olurum bu yazim ile...


40 indan sonra memleketten gocenlerin;
- Eger "Akici" bir ingilizcesi yoksa,
- Eger geldiginde cebinde en az 40 bin amerikan dolari yoksa (ilk yil icin harcayacaginiz para olarak dusunun.)
- Eger Attan inip esege bineceginden haberi yoksa, (Burada hic kimse kendi memleketindeki is tecrubesinin gerektirdigi seviyede is bulamiyor. Benim ilk isim baslangic seviyesindeki bir programcilik pozisyonu idi.)
- Evde Karisinin (Eger calismayacaksa) cok degil, bir iki yil sonrasinda stres haplari kullanacagini kestiremiyorsa,
- Eger yeterli ilgiyi gostermezse cocuklarinin cok degil, 3-5 senede kendi dilini kulturunu unutup yeteceginden haberi yoksa,
- Gerektiginde (cok buyuk ihtimalle gerekecektir) yirmi yil sonra yeniden okullu olacagindan haberi yoksa.( mesleginde "Kanada" sertifikasi alamayanlarin is bulma orani "sertifikali olanlara gore 10 kat daha zor)
- Eger cok sansli ise en az 6 ay, yoksa belki 1 yil veya daha fazla "Kendi meslegi ile ilgili" bir is bulmak icin is arayacagini bilmiyorsa,
- Bir sokak simidi icin 1500 dolar ucak parasi vermek zorunda oldugundan haberi yoksa (simidi ne kadar sevdigine bagli degil bu mesele, Simit aslinda memleket!! kiminde simit, kiminde bogazda bir cay, kiminde yine bogazda raki ve balik)
- Eger Gemileri yakmamakta inat ediyor ve ustelik "ici seni yakar disi beni" veya "uzaktan davulun sesi.." atasozlerinin "gercek" anlamlarindan bi-haber ise,

COK ZOR oldugunu soyleyebilirim, Ancak yukarda saydigim seylere cevaplarin baska ise o zaman gelin deneyin derim.

Burada hayat, Memleketten cok daha az stresli, korna sesi yok!! Kim bana burayi sorsa hep korna'dan basliyorum. Neden bu kornaya takmis vaziyetteyim biliyor musun ? Cunku kornaya basmayan insan karsindakine saygi duydugu icin basmiyor, yasak oldugu icin degil. Yani bizim korna aslinda insanin insana saygisinin net bir gostergesi. Eee! hal boyle olunca, Basinda sarik ile polislik yapan bir Sih (Sikh) adam gorebiliyorsun. Veya okulda yanindaki sirada, Bankada karsinda memur veya memure olarak,.. kisaca her yerde Basini ortmus bir musluman veya kafasinda yahudi takkesi olan bir adami gorebiliyorsun. Hatta benim her zaman ugradigim banka subesinde bunlarin hepsinden var (basi ortulu musluman, takkeli yahudi, sarikli sih... Aaa mini etekli kizlarimizi da unutmayalim, onlarda aralarindalar tabiiki.)

Baska ne diyebilirim..?
Daha temiz. Yollar caddeler, hastaneler, okullar daha temiz, Bir gecede 40 santim kar yagdigi halde ertesi sabah ana yollar tertemiz iken hayat, trafik felc olmuyor dogal olarak.
Simdi bir dolu olumlu sey daha sayabilirim. Ama zaman yetmez, Kissadan hisse sunu soyleyebilirim; Ben burada oldugum icin mutsuz degilim cok sukur. Zor oldu ama, hayatimizi duzene soktuk. hedeflerimizi tutturmak icin ugrasiyoruz. Ancak Vatanimda olmadigim icin herzaman icimde bir burukluk bir ozlem hatta bazan bir uzuntu hissediyorum. Ve Buraya gelmis olan herkesin (ister 5 yil, ister 35 yil once gelmis olsun) soyledigi bir seyi tekrarlayip duruyorum, Burada olmek istemiyorum.

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Eve mi dönüyoruz, yoksa..?


Hissediyorum…
Eve dönüş zamanı yaklaştı sanırım,  Ne bulacağım döndügümde, aradıklarımı mı ? yoksa bambaşkalaşmış, yabancılaşmış… ya da benim yabancı kaldığım yeni,  tanımadik bir ev mi ?

Üzerinden sürekli sular akan hiç bir nehir yatağı aynı kalmıyorki, yıllar önce bıraktığım memleketim, insanlarım üzerlerinden geçen onca zamana rağmen aynı kalsınlar.  Tabi ki değişecekler, hatta sanırım ben de değiştim. Bir çok yönden.  Çok şey öğrendim. Ama en önemlisi daha çook şey öğrenecek olduğumu öğrendim.

Biraz hüzünle yazıyorum; ancak öğrendiğim ikinci önemli şey ise, ülkem  insanlarının çok şey öğrenmesi gerektiği. Gözlerimizi kapatıp bizi istediği şekle sokan, istediği yola süren bir düzen içerisinde kaybolmuş insanımın çok, ama çok şey öğrenmeye ve daha önemlisi görmeye ihtiyaci var.
Buraya ilk geldiğimde ciddi anlamda hissettigim ilk farklılık gökyüzü olmuştu. Sonucta aynı gökyüzü değil mi diyeceksiniz, Aynı güneş, aynı aydede,  hatta aynı yıldızlar… Hayır,  bir farklılık vardı, daha genişti sanki. Daha bir enlemesine… Rahatlatıcı ufuk cizgisinin o kadar uzak olduğunu burada farkettim desem.. 
Ufka varmak icin bu kadar yolumuz olduğunu keşke hepimiz öngörebilsek..
...
....
......

Temmuz 20 2009 ; Yukarıdaki cümleleri yazalı 2 yıldan fazla olmuş. Aynı duygular yine benimle başbaşa. Sadece dönüs zamanına o kadar yakın değilmişim. Bunu gördüm.

Geçtiğimiz günlerde Türk Hava Yollarının Toronto'ya doğrudan seferleri basladi. Bu vesile ile sayın Ulaştırma bakanı Binali Yıldırım ve beraberinde 15’e yakın parlementer ile bir çok bürokrat ve işadamı ilk sefer ile kutlamaya geldiler. Bu ziyaret süresince aldığım gönüllü görev dolayısıyla misafirlerimizin bir çoğu ile sohbet etme, hatta dostluklar kurma firsatını buldum.
Çok değerli insanların yeraldığı bu kafile yukarıda bahsettiğim ülkem insanlarının katetmesi gereken yolu görmek açısından çok belirleyici bir tablo idi. 
Kimine bakıyorsunuz okumamış, kimine bakıyorsunuz okumuş ama okuduğundan bir şey anlamamış. Asıl acı olan yanı ise bu durumdan haberdar olanların sayısı panik yaratacak kadar az.
Uçaktan inenin derdi ucuza iPhone alabilecegi yere ulaşmak!
Yukarıda da belirttiğim gibi; aynı kafilede bulunan, her zaman takdir edilecek (mevkisi önemli değil) değerli şahsiyetleri tenzih ederim. 
En başa dönüyorum yeniden. Aynı duygular yine benimle baş başa, dönüş zamanımın hala yakın olduğunu hissediyorum. Bununla beraber kesinleşen bir detay  var. Dönüşüm ne kadar yakındır bilemem ama yol hayli kısaldı, bunu biliyorum.

Timuçin Gökdemir